tag:blogger.com,1999:blog-87396239542913060732024-02-07T07:16:06.388+03:00Sensiz GünlerimizShttp://www.blogger.com/profile/00132861232187891509noreply@blogger.comBlogger20125tag:blogger.com,1999:blog-8739623954291306073.post-84945058750793733872011-11-06T19:39:00.002+02:002011-11-06T19:53:22.601+02:00Bir videoKorsanlar sizi videoya cekmis. Sanirm Gurculere gondermisler ve onlar da internete koymus. Dun sizi izledik. Seni gorduk.<br />Oncelikle hayattasin, cok sukur. cok cok sukur. Ilk onun mutlulugunu hissettim. <br />Bekledigimden iyi gorunuyorsun. Cok zayiflamissin ama sandigimdan daha az. Saclarini sakalini kesebilmissin. Kiyafetlerin parca parca olmustur o kadar zamanda diye dusunuyordum, size kiyafet vermis korsanlar. Sigara icenler vardi, demek ki sigara veriyorlar size, demek ki belli bir isbirligi var aranizda. Kimse hasta gorunmuyor. Korku yok gozlerinizde, bezginlik var, bikkinlik. Korku olmamasi iyi. <br />Seni gormek. Aylar sonra. Yok gibiydin. Sesin, halin nasil bilemiyordum. Cok korkunctu o his. Basedemiyordum, delirtici birsey. Var oldun yine. Sanirim en cok bu iyi geldi. Tamam oradasin. Orasi cok kotu ama oradasin, gordum. Elini beline koydun. Bobregi mi agriyor acaba? Yok, yapar hep boyle Fuat dedi Birsen. Kolunu kasidin. Bir sikintin mi var? Herkes sakin oturuyor, kameraya bakiyor. Sen surekli kafani ceviriyorsun, kipirdaniyorsun? Cok mu streslisin? Seni hala kurtaramadigim icin bana kizginlini mi goreyim istiyorsun? Shen, uykudan yeni uyanmis bence diyor. Birsen 'hep boyle kipirdanir o zaten' Erol "normal fuat. killanmistir o durumdan. ustelik size nasil gorunecegini dusunuyordur, digerleri onun kadar takmiyor olabilir' <br />Evet aslinda o sensin iste. Degismemissin. Senin agresyonun, rahatsizligin, kabullenmeyen halin. Daha iyi belki de. Seni kabullenmis bir cokuntu halinde gorsem cok daha kotuydu. Sen kendini kaybetmemissin. <br />Bugun ise dunku iyi hislerim yerini yepyeni bir huzne birakti. Dun gordum seni videoda. Dun 'hah dedim, iste fuat burada, cok sukur'. e bugun? Hala oradasin. Yarin hala orada olacaksin. 17 aydir hep oradasin. Daha kac ay orada olacaksin. Izlerken 5 dk bile cok uzun degil miydi? Vakit gecmiyordu devinimsiz bir tutukluluk halinde. Nasil gecti onca ay? Nasil gececek kalan aylar? <br />O sandalyede biraktim seni. Belini tutarken, sikintili sikintili kafani cevirip dururken. Ben boguluyorum dusununce, ah sen ne hissediyorsun?<br />Ama neyse, cok sukur. Sen hala sensin. Gordum. Geleceksin. Hemen toparlayacagiz, saracagiz yaralari. Eskisi gibi olacagiz, hatta daha da ote. <br />Cok ozledim canim kardesim seni. Benim bu hayattaki diger parcam. Gel artik saglikla. Gel bir daha birakmayacagim seni. <br />Yazmakta cok zorlaniyorum senle ilgili duygularimi. Onemliydi o videoyu gormek, kalsin istedim bunlar kayitta. Geldiginde oku. Sen orada belini tutup kafani kasirken bize ne oldu, bil.<br />Seni cok seviyorum.Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8739623954291306073.post-52959450251418435492011-10-30T19:44:00.004+02:002011-10-31T18:59:53.120+02:00hürriyete doğru<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="text-align: justify;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">akşam oluyor. süleymaniyenin ve hangisinin hangisi olduğunu karıştırdığım eyüp ve fatih camilerinin ışıkları yandı. fonda soluk sarı-mor bir ufuk, üstünde de iniyor mu, kalkıyor mu bilemediğim uçaklar. aşağıda unkapanı köprüsü, sabaha karşı yapılan bakımları haricinde zaten hiç durmadan akan trafiği pazar akşamında daha bir coşmuş. haliçin üstündeyse neye uğraştıklarını aylardır çözemediğim vinçleri taşıyan iki duba ile ara sıra ışıkları parlayan balıkçı motorları.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">geçen yazın sonuna doğru O ile (hani kaset faciasına imza atan eski ev arkadaşım) haliç kenarında bir öğle yemeğinde, galata köprüsüne balık tutmaya gittiğimiz sabahları hatırladık. işe de gittiğim halde, her cumartesi hiç aksatmadan ve üşenmeden, hava durumuna da bakmadan kalkıp giderdik. balık tutmaktan anladığımdan değil. zaten balık sevmediğim gibi, hem tiksindiğim hem de ellemeye korktuğum için birşey takılmasın diye dua ederek sallardım oltayı. lakin ortam büyüleyiciydi. saat dörde doğru O gelip alıyordu beni. arabayı köprünün üzerine parkedip oltaları hazırlıyor, sonra da virabismillah diye salıp sigaralarımızı yakıyorduk. büyünün startı yenicamiden çınlayan allahuekberle başlıyor, köprünün ve caminin ışıklarında dönen martıların ciyaklamaları, üsküdar tarafından doğdu doğacak güneşi haber veriyordu. fazla yağlı oluyor diye seyyarların poaçalarına itibar etmiyordum da, avcuma doldurduğum şeker sayısıyla gözleri büyüyen termosçulardan aldığım demli çayların tadına doyum olmuyordu.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">işte geçen yaz o günlerden konuştuk,</span><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> o öğle yemeğinde</span><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">. bir ara gene gidelim derken, motor alsak aslında, onunla çıksak balığa ne güzel olur dedi O. almaya ne gerek var diye atladım, konuşuruz bi balıkçıyla, sabah çıkarken bizi de alır. on dakika sonra konuşmuştuk. yan tarafta, suürünlerivırtzırtkooperatifi tabelalı yıkık dökük bir barakada arkadaşlarıyla kağıt oynayan klasik türk filmi balıkçısı tipli bir abi istediğimiz bir sabah erkenden gelebilirsek onunla açılabileceğimizi söyledi.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">ertesi cumartesi gün doğmadan, deniz daha bembeyaz bile değilken haliç üzerinde patpatlarla ilerleyen bir motorun üstündeydik. </span><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">emin igüse öykünen/höyküren fısıltımla, bir ezginin günlüğü şarkısını hayata geçiriyordum. silkelenecek ağlarımız yoktu ama, </span><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">bende adet yerini bulsun diye taşıdığım bir olta, O'da profesyonel malzemeler, balıkçıda ise dalga başladığında görürüm sizi diyen bir bakışla, gayet şen bir şekilde açıldık haliçten marmaraya.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">marmara dediğim, biraz sarayburnu(ki deli bir akıntısı varmış, motor çalışıp durduğu halde hep aynı noktada kalmamızdan anladım), biraz da kabataş önlerinde takıldık. ben oltayı laf olsun diye salladım, sonrasında bağdaş kurup güneşin doğuşunu izledim. O ise, çok güvendiği malzemeleri fos çıkıp misinası kopup durduğundan, balıkçının verdiği babaçapariyle iki kilonun üstünde balık tuttu, sanırım istavritti. daha fazla da tutardı herhalde ama şehirhatlarının sefere başlamasıyla artan dalgalardan mütevellit deniz tutmasıyla kustu kusacak, hatta öldü ölecek bir hale geldiğinden balıkçıdan özür dileyerek açık deniz maceramızı erken bitirmek zorunda kaldık. balıkçı abinin sizi gidi apartuman çocukları diyen şefkatli bakışıyla, bir daha dönmemek üzere motoru terkettik.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">geçen yaz dedim ya anlatırken, şimdi farkettim ki, geçen değil, bir önceki yazmış. üstünden bir yaz daha geçmiş olan o yaz. gidişinden hemen önceki yaz. seni en son gördüğüm, yağmur altında asmalımescitte içtiğimiz, iki arada bir derede panikatak hastası kardeşi için suata metanet ve psikiyatrist tavsiye ettiğimiz yaz. bir küçüğü bitirdikten sonra, badehanede birer bira atıp galata yokuşundan aşağı doğru sallandığımız, benim eve girdiğim, seninse karaköye, iskeleye yollandığın yaz. </span><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">o günden beri her gittiğimde suatın seni sorduğu, bir haber var mı diye gözümün içine baktığı yaz.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">bir yılı geçti. inanamıyorum. inanamadığım gibi, her aklıma geldiğinde kalbim sıkışıyor. böğrüme bir taş oturuyor, bir el bütün organlarımı sıkıyor.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">bu blogun ilk günlerinde, bu eve yeni taşındığımda, cumhuriyet bayramına kadar nasılsa gelmiş olacaksın diye düşünmüş, boğaz köprüsünde yapılacak havai fişek gösterisini beraber izleriz diye yazmıştım. </span><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">hiçbiri olmadı. ne sen geldin, ne havai fişekler patladı.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">gazeteler ve televizyonlar, teröre ve depreme bağlıyorlar köprünün cumhuriyet bayramında sessiz ve fişeksiz kalmasını, bense sensizliğe. bir hayal kurmuş ve bir bakıma da söz vermiştim. ekime girdiğimizden beri de aklımda hep fişekler ve sen. hem umut ediyordum, o zamana kadar geleceksin belki de; hem de korkuyordum tek başıma izlemek zorunda kalırsam, çok ağlarsam diye. fişeklerin iptal edilmesi ilahi bir işaret gibi geldi. sanki sen gelmedin diye belediye başkanı erteledi bütün kutlamaları, hay allah dedi encümen üyeleri, ekime de yetişemedi, neyse bekleyelim de gelsin, o zaman patlatırız hepsini. fişekler uçuşsa, köprü renklense, ben kararacaktım. aklımda savaşıp durduğum korkular daha bir canlanacak, kötü ihtimaller çullanacaktı üzerime. ama dün gece o fişekler </span><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">patlamadı ya</span><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">, son günlerin en rahat uykularından birini uyudum.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">bu akşamsa gene karanlığım, karamsarım. bir taraftan, hiç haber olmaması iyi haberdir diyorum, bir taraftan delirmenin sınırlarında gezindiğimi hissediyorum. ama havai fişeklerin sessizliği güç veriyor bana. hiç düşünmezdim, çin işi bir icattan fal tutacağımı, ümitlerimi ise belediyenin inisiyatifine bırakacağımı.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">günlerdir varmıyordu elim yazmaya. tuşlara dokunmak bile istemiyordum. şimdi hem yazıyor, hem de bugünleri konuşurken sana anlatacaklarımı hayal ediyorum. </span><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">yazarken başımı haliçe doğru çevirip etrafa bakıyorum. onca cami içinde en güzeli süleymaniye;</span><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> hem de daha ışıklı, hem de daha yakın. kenarında bir hilal var şimdi. şarkıda diyor ya, "adalarında bahar, süleymaniyende güneş"!? buradan bakınca süleymaniyede hilal daha güzel... süleymaniye büyük ve sakin, hilal ince ve parlak, fişekler suskun ama ümitli, ben deli gibi özlemiş... seni bekliyoruz.</span></div>
</div>Shttp://www.blogger.com/profile/00132861232187891509noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8739623954291306073.post-22031334210452106472011-09-30T21:58:00.002+03:002011-09-30T22:02:07.152+03:00stand by me<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">gün bitmedi, akşam olmadı; büronun içinde dört döndüm. sıkıntıdan saçma sapan işlerle uğraştım, hiç gereği olmayan dilekçeler yazdım, eski yazdıklarımı bozup yeniden kurdum. yemek yaptım, herkesin karnını doyurdum; bir içimi dolduramadım. kocaman bir boşluk.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">boşluk kocaman, ama o kabına sığamaz, boğulup patlayacak gibi şişen ruhu neyle açıklayacağım? dar attım kendimi eve. akşama kadar şu dakikaların hayalini kurmuştum: yağmur sonrası yarı açık gökyüzünde bulutlar, rengarenk gün batımı; sarısı çokça, turuncusu mebzul miktarda, grisi efendi. az önce ip gibi bir hilal de yükseldi, süleymaniyenin ışıkları yandığında minarelerin tepesine kuruldu.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">kulakları ihmal etmek de olmaz(hele benimkiler gibisini!), çok sevdiğim, çoktan da çok dinlediğim, ölene kadar da severek dinlemeye devam edeceğim bir albüm çalıyor.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">yıllar önce lisedeyken bluejeanin bir tanıtım yazısında görüp, ilk ve haliyle platonik aşklarımın seyir defteri gibi duran karışık kasetleri hazırlattığım kanaat müzikteki nusret abiyi her gidişimde sora sora bunaltarak en sonunda getirttiğim kasedini belki yüzlerce kez çevirmişimdir başka başka teyplerde. </span><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">kaset en sonunda, istanbula geldiğimdeki ev arkadaşım O tarafından, benim evde olmadığım bir akşamda "aaa, ne güzelmiş bu, vik vik vik" diyen bir kıza hoyratça hediye edilmiş, O ise, bir akşam dinlemek için arayıp da bulamamamı müteakip kendisinden akıbetini öğrendiğimdeki yırtınmalarımı, kendimi duvardan duvara vurmalarımı, kızıp bağırmalarımı, yastıklara kafa, duvarlara tekme atmalarımı, </span><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">giden kasedin ardından </span><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">sanki nişanlım işgalci yunan askerleri tarafından tecavüz edilip kirletilmek üzere kaçırılmış veya kızkardeşim pavyona düşmüş de oradan adana genelevine satılacakmış gibi tuttuğum yası anlamlandıramamış; sadece "skiim kasedini, alırız yenisini, nolcak oğlum" diyerek son derece soğukkanlı ve profesyonel bir yaklaşımla beni sakinleştirmeye çalışmıştı. artık ikibinli yıllarda olduğumuzu, kaset denen şeyin antika muamelesi gördüğünü ve bir mucize olmazsa artık nah bulunacağını anlatma çabasına bile giremedim... sonrası sadece acı ve gugukkuşundakielektroşoktanyeniceçıkmışceknikılsınbakışları.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">2-3 yıl sonraydı. cd yapmışlar albümü. görür görmez</span><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> üstüne atladım. o günden beri dön babam dön çalıyor. bazen ya bozulursa diye bir tane de yedek alsam mı diyorum. ah, bir de arizona dream soundtracki var. hem gülerken hem de ağlarken dinlediğim, yine ölene kadar da dinleyeceğim.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">O'ya kızgınlığım hala devam ediyor. ya da kızgınlık değilse de bir kırgınlık. en azından unutamıyorum. malum, yengeç affeder belki, ama asla unutmaz. sen de biliyorsun bu huyumu ve O kadar ağır küfürlerle değil belki ama, surat asmalarım, ters cevaplarım ve kızgın bakışlarımla muhatap olmuşluğun var. şimdi de diyeceksin ki, "hastasın sen oğlum, kaset gittiyse gitti, bak cdsi var elinde, daha bile iyi değil mi!"</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">cdsi de olsun ama kaset de dursaydı ya diyorum bense. sen bunu genelde mülkiyetçi kişiliğime, kimi zaman da bencilliğime bağladın. bencil davranışlarım olduğunda zaten hemfikiriz de, mülkiyetçilikten kastımız hep farklı oldu. özellikle bu tarz eşyalar konusunda. evimi arabamı paramı alsınlar, ama ilkokuldan kalma çöpten adam çizimlerime ya da ilk öpüşmemin ertesi günü aldığım örümcekadam sayısına yan gözle bile bakmasınlar. ben satın aldığım günü hatırlıyorum o kaseti gördüğümde, elime aldığımda; o yaşıma dönüyorum, o çalarken yaptığım araba yolculuklarını, sınav gecelerini, sevişmelerimi, rulo yapılmış ders notu görünümlü mikrofonumla şirinyerdeki evde binlerce seyirciye verdiğim konserleri, o konserler esnasında arkamdaki her renkten kızla </span><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">sahnede </span><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">gerçekleştirdiğim inanılmaz dans gösterilerini, gecenin köründe bir başıma ağlamalarımı.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">sen bunu da anlıyorsun da, abarttığımı düşünüyorsun... abartıyorum da sanırım. ortasını bulamaz mıydık? ben biraz daha makul davranır, neticede söz konusu olanın bir eşyadan ibaret bulunduğunu ve asıl hatıranın elimde değil içimde durduğunu, senin açındansa karşındakinin hıyar bir yengeç olduğunu kendimize hatırlatsak, bulurduk. ama istemedik ki!. biz böyle güzeliz. kızar, dövüşür, surat asar, sonra birbirimize sırıtırız. işte olur biter(böylece o eşyaya bir hatıra daha yüklenir ve ben iyice psikopata bağlarım, ama buna hiç girmeyelim şimdi).</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">(B.'ye not: biliyorum ki, bunları okuduğunda aklına ilk gelecek olan, lisede kitaplığımın üstüne astığım "lütfen ödünç kitap istemeyin, 'sen yabancı değilsin, alabilirsin' desem bile istemeyin" yazısı olacak... hastalıklı olduğumu hiç inkar etmedimki!. hem yirmi yıldan fazla zaman geçti, artık bu kadar durmasak üstünde?)</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">gene çokça kendimden bahsettim, değil mi? ara sıra, önceden yazdıklarımı okuduğumda farkediyorum bunu. biraz normal herhalde, günlerimiz sensizken yazdıklarımın yaşadıklarım ve hissettiklerim olması. yazmaya başladıktan</span><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> sonra</span><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> ister istemez kendime, içimdekilere kayıyor elim.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">ama seni çok düşünüyorum. yazamasam da aklımın köşelerini hep sen meşgul ediyorsun. napıyorsunları, ne yiyip ne içiyorsunları geçtim de, en çok başta anlattığımdaki gibi anlarda, sakin, güzel zamanlarda düşünüyorum seni. kötü hissediyorum önce, sen oralarda kimbilir ne hallerdeyken burada keyif yapabilmek hem utandırıyor hem de üzüyor beni. sonra umudumu sevip okşuyorum, seni oradan kurtaramasam da senin için kendimi</span><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> karamsarlıktan</span><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> kurtarıyorum.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">yazamıyorum. yazmayı çok istiyorum. aklımda anılar dönüyor, bu anıları söze döküyorum, yazıya dökemiyorum. yeni yeni olaylar geçiyor başımdan, anlatamıyorum. tek bir anın hayaliyle yaşıyorum, mezeler geldiğinde rakı kadehleri çınlayacak ve ilk yudumun ardından ilk sigaralar yakılacak. bilbo baggins'in müthiş eseri "batısınırları kırmızı kitabı"nda yer alan "gittim ve döndüm" başlıklı öyküsünü henüz yazmaya başladığında düşündüğü güzel son, "...ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar"daki gibi.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">arasını nasılsa yaşayacağız. bu seferlik de yoldan, yolculuktan ziyade varılacak yer önemli olsun.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">o varacağımız yerde, mezeleri, yaprak ciğeri, muska böreğini ve rakıyı bitirdikten sonra elimizde birer sigarayla sallana sallana eve yürüyecek, merdivenleri iki ileri bir geri tırmanıp içeri girer girmez biraları açacak, cd çaların sesini en sona getirip Ben E. King dinleyecek, rulo yapılmış gazete kağıdı görünümlü mikrofonlar elimizde "stand by me" diye böğürecek, gözümüzden yaş gelene kadar sarhoş kahkahaları atacağız.</span></div></div>Shttp://www.blogger.com/profile/00132861232187891509noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8739623954291306073.post-40578116263383215742011-08-31T01:55:00.000+03:002011-08-31T01:55:23.738+03:00iftara doğru<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">bayram geldi, sen gelmedin.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">geçen bayram babana uğradığımı yazmıştım, nasılsa bir dahakine kadar gelmiş olursun diye düşünüyordum.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">çok zor be oğlum... sana daha da zor, ama burası da inan hiç kolay olmuyor. üzülerek sevdiğim laflardan biridir : el intizar, eşeddü minen nar/beklemek ateşten daha şiddetlidir-yakıcıdır.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">babana uğradık bugün. her seferinde bulmakta zorlanır mı insan? ben zorlanıyorum valla. üstteki ağaç baya büyümüş, aslında gerçek manada bir ağaç olmuş. bir ara budamak lazım. aynı adada dört döndük bulucaz diye... gene parmak basmadım fincana.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">bayram tatili için afyondayım. burası bildiğin afyon. bir kaç bina ekleniyor, insanlar kendini avutsun diye alışveriş merkezleri açılıyor(bu iktidarın elle tutulur iki icraatı var zaten; yol ve alışveriş merkezi yapmak). onun dışında bi bok olmadığı gibi, malesef gün günden daha da muhafazakarlaşıyor. lakin bana tamamen yalan gelen bir muhafazakarlaşma.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">çoğu arkadaşımı biliyorsun zaten. onların yaşama karşı bu manadaki samimiyetlerinden zerre şüphem yok. ama ortalık lafta müslüman, özde bomboş gösterişçi insanlardan geçilmiyor. bahadırın bi karikatürü vardı, cami duvarına allah yok, din yalan yazıldı karikatürde diye linç kampanyası başlattılar. ama buradaki tipleri görünce doğruluğunu da anlıyorsun bu lafın. her şey menfaat, herşey gösteriş. gerçi anadolunun neresine gidersen git bu böyle artık. öyle fena şeyler oluyor ve olacak ki, düşündükçe ağlayasım geliyor.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">ramazan geldi diye beyoğlunda bile yapmadıklarını bırakmadılar. ulan ramazan geldiyse geldi, sana ne benim ne yaptığımdan, bana ne senin ne yaptığından. ama yok, laik bi ülkede değilmişiz gibi(ki uygulamaları gördükçe değiliz herhalde diye düşünüyorum) her şey din ekseninde döndürülüyor. aslında dönmüyor da, öyleymiş gibi gösterip birbirlerine yalakalık yapıyorlar. ramazana özel hırbolukların bini bi para. kendimi azınlık hissediyorum, ama malesef ileri demokrasimizde azınlıklara geri kalmış avrupa demokrasilerindeki gibi değer verilmiyor.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">ramazan deyince hatırlatmamak olmaz; bugün annemlere, kuzenlere falan da anlattım, gülmekten katıldılar... bi yılbaşı bize gelmiştin, izmire. hemen ertesinde de ramazan başlıyordu. yanına bir de kutu oyunu(borsa) alıp gelmiştin. Ö de ben de ne getirdin oğlum bunu, kim oynayacak, önümüz yılbaşı, içki kızlar dans... oyuna vakit mi olacak demiştik... yılbaşında yedik içtik sıçtık. ertesi akşam iftar saatine doğru ayıldığımızdaysa yapacak bir şeyimiz(!) olmadığı için açtık kutuyu. sabah güneş doğana kadar al caddebostanı, ver bebeği, sat haydarpaşayı yapmıştık, bağıra çağıra, küfürlerle, gülüşmelerle. bir ertesi akşam karşı komşumuz ali abi (ki kendisi fuarda göl gazinosunu işleten bi ağır abimizdi) kapıyı çalıp sıcacık bir pide ve çorba getirdiğinde önce şaşırmış, sonra aymıştık, adam sabahın köründe gürültüleri duyunca haliyle, yazık öğrenci çocuklar sahura kalkmış diye ikramda bulunmak istemişti. bu ikramlar 3-4 gün daha sürdü. bizim sabahlara kadar borsa gürültümüz de. nihayet bi akşam kapı çalıp pide geldikten sonra oyuna ara verip peynir reçelle pideyi yerken gene kapı çaldı ve hıyar Ö ağzına tıkıştırdığı kocaman lokmaları çiğneye çiğneye kapıyı açmaya gitti. çorbayı, sıcak kalsın diye pideden sonra ve iftardan hemen önce getiren ali abi karşısında pek şık olmadı bu hareket tabii ve o akşamdan itibaren sıcak pidelerle vedalaştık.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">hala gülerken bitiriyorum yazıyı. beraber gülerken de okusak ya!?</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">not: B.ler haftaya gidiyor. onlar gitmeden gelsen iyi olur diye düşünüyorum. yoksa ben tek başıma gideceğim uğurlamaya.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div></div>Shttp://www.blogger.com/profile/00132861232187891509noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8739623954291306073.post-70174053084397727872011-08-24T21:31:00.002+03:002011-08-26T20:52:58.059+03:00denizde kocaman taşlar<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">2-3 gün önce geldim istanbula. bu seneki tatilimi de yedim bitirdim. gelene kadar hep aklımdaydı. hatta keşke bilgisayarımı da getiseydim, buradan da yazardım diye çok düşündüm.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">ama muhtemelen yazamazdım. çünkü gene bir heyecan, bekleyiş, kaygı, ümit kargaşasının ortasındaydık. gene bir hareketlendik, allahım bu sefer olacak birşeyler galiba diyerek.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">seninle ilgiliydi bu hareket ve heyecanımız elbette. çünkü somali birden ülke gündemine oturtuldu, oradaki açlık ve sefalet her gün televizyonlarda, gazetelerde. bizden de başbakan, dış işleri bakanı ve bir kısım zevat aileleriyle somaliye gittiler. umudumuz, dönüşte seni yanlarında getiremeseler bile, orada birebir kurulacak bağlantılar sayesinde artık dönmeni sağlamalarıydı.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">B. tek başına bir kampanya merkezi gibi çalıştı o günlerde. mobilize olmuş ve iletişim manyağı haline gelmişti. bir yandan blogla uğraşıyor, diğer yandan facebook ve twittera laf yetiştiriyor, bir başka yandan da gazeteci ve televizyoncularla görüşüyordu. bugüne kadar, korsanların beklentilerini arttırmamak adına basınla doğru dürüst iletişime geçilmemişken, bir anda bir sürü yerde yazılıp çizilmeye, konuşulmaya başlandı. haliyle bu da ister istemez acayip umutlandırıyor insanı. her ne kadar sonradan hayal kırıklığına uğrayabileceğini bilsen de, artık devlet de tam manasıyla el attı bu işe, mutlaka neticelenecek diye düşünmemek mümkün değil.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">ne oldu? güçlü devlet, dünya devi, mazlum ulusların umudu? tıss ve fısss...</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">tamam bir insanlık dramı yaşanıyor orada. tamam kadın, erkek, çocuk herkes zor durumda. tamam ben bir öğün açlığa dayanamazken ve burada dünya nimetlerinden olabildiğince faydalanırken, orada hayatlar bir damla suya muhtaç tükenip gidiyor. tamam, tamam, tamam... tamam da, 3 insanını kurtarmaktan aciz bir devletin kalkıp da oraları ihya etme çabasına girişmesi gerçekçi, samimi ve dahası doğru gelmiyor bana. öyle olunca açlık görüntülerine bakmıyorum televizyonlarda. çünkü içimin acımayacağından, hatta kızacağımdan korkup insanlığımdan da utanmak istemiyorum.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">aslında kızıyorum. çok kızıyorum. birbirimize, bir vatandaşımıza böyle bir zamanda yardım edemeyeceksek toplumsal sözleşmeler imzalayıp bir devlet çatısı altında toplanmaya ne gerek var? neden kendimize yönetici seçiyoruz? birşey yapamayacaklarsa neden it gibi koşturarak kazandığımız paradan vergiler verip o yöneticilere ceylan derisi koltuklar alıyoruz; köşklerde yaşatıyoruz! neden asker polis yetiştiriyoruz! feshedelim sözleşmeyi, herkes başının çaresine baksın; adı belli olur en azından.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">annen çok fena yaptı içimi. orada yanındayken salak bir yüz ifadesiyle, inşallah olacak, hayırlısıyla sonlanacak diye diye gülümsemeye çalıştım, ama aklımda hep B.'nin söyledikleri: "annem kaç gündür 'başbakan somaliye oğlumu getirmeye gidiyor' diyor, başka birşey demiyor." burnunun dibindeki bir annenin gözyaşını dindiremeyen umuduna karşılık veremeyen devletin, mazlumların kurtarıcılığına soyunması, en hafif tabiriyle şovdan başka bir şey değil diyorum öyle olunca.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">B. desen, oğluna mı baksın, annesine mi annelik etsin, nefes mi alsın!.. içten içe bir perişanlık hissediyor da, dışarıdan öyle metanetli, öyle dengeli duruyor ki, görsen sen de gurur duyardın; gözlerin dolardı. abarttım mı? hayır. onun yanında ben de gayet metindim ama sonrasında gurur da duydum, gözlerim de doldu.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">B.'nin yanında, annenin yanında diyip duruyorum ya, geçen hafta yani ayın 18'inde çandarlıdaydım. foçadan günübirlik de olsa geçebildim sonunda.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">önce foça kısmından bahsedeyim biraz: çok görüşemediğimiz zamanlara denk geldi benim foçayla ilişkim. ben oraya gitmeye başladığımda sen kıbrısta takılıyordun. bir arkadaşımın arkadaşları olan bir karı-kocanın küçük bir oteli var, eski foçada. pek güzel, çok sakin bir ortam. bir çok arkadaşımın benden beklemediği ve inanmadığı kadar yalnız ve sakin tatiller yapıyorum 3 senedir orada.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">geçen sene B.'ler çandarlıdayken gidecektim yanlarına. kamil koçun kliması çarpınca 2 günü odada geçirdim ve sonrasında da gidersem bulaştırırım diye kaldım. bu sene de thynin kliması çarptı. ama iyi dinlenip araya zaman koyarak gittim. gidemesem, uzun zamandır göremediğim B.'yi bir uzun zaman daha göremeyecektim yoksa.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">annen içimi parçaladı, ablan gözlerimi doldurdu dedim ya! yeğenin de hayran bıraktı beni kendisine. o nasıl tatlılık, nasıl efendilik, nasıl bir ağırbaşlılık ve kendini bilirlik! hele o konuşması!.. şapşallaştım resmen. 2 yaşındaki bir çocuğu görmeye gidiyorum neticede, agu gugu konuşuruz bir şeyler derken, uykudan kalkıp E'nin kucağında geldiğinde benimle tanıştırdılar ve ilk şokumu yaşadım: 2 yaşındaki bir çocuk adımı nasıl bu kadar doğru ve eksiksiz telaffuz edebildi? kendi yeğenim 5 yaşına kadar seğdan diyip durmuştu. hadi onu tesadüfen becerdi, ya sonraki cümleleri? cümle diyorum!. bildiğin özneli, tamlamalı, yüklemli ve mantıklı cümleler. nasıl olduğunu hatırlayamadım şimdi, ama adımı söylerken bir şekilde kardanadamdan serdaradama gelişi ayrıca içimin yağlarını eritti. hani B.'den şahane bir çocuk zaten bekliyordum, ama bu kadarı da pek bi maşallahlık. bu vesileyle bir kez daha maşallah demiş olayım.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">B. ve E ile çandarlının içine gittik bir ara, P uyurken. bir garip geldi sensiz. en son yıllar önce bir ekim-kasım haftasonunda beraber gidişimizi hatırladım. senin saçların uzundu o zaman. birbirimizin gizemliadam pozlarını çekmiştik. ama poz vericem diye debelenirken üstüme gelen dalga şebelekadama döndürmüştü beni. </span><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">bir de deniz bisikleti kiralamıştık. nasıl kandım sana? denizler geç ısınıp geç soğur, şimdi su çok güzeldir diyip verdiğin gazla atlayıvermiştik denize. ulan demiştim, çandarlının suyunu ondan iyi mi bilicem? sıcaktır herhalde!.. nah sıcaktır. kalp krizi geçiriyorduk ikimiz de az daha. can havliyle nasıl geri tırmanmıştık! nasıl da gülmüştük sonrasında, titreye titreye. kasım ayında çandarlıda denizin ortasında bir denizbisikleti üzerinde iki ıslak kedi yavrusu.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Çandarlı çandarlı gibi gelmedi bu sefer. ya da ben öyle görmek istemedim. B. ile fazla anımız yok orada. ya da seninle olduğu kadar anımız yok... heheheh, B.nin kustuğu geceyi hatırladım şimdi. bir de ev arkadaşım Ö ile geldiğimizde dönerken çandarlı garajında bizi yolcu ettiğiniz sahneyi... B. ile sanki dışarıda her hangi bir yerde görüşmüşüz ya da ben yeni evlerine ziyarete gitmişim gibi hissettim. aslında yeni bir ev var ortada, ama anla işte. çandarlı bana B.'den çok seni hatırlatır. sen olmayınca hatırlamak istemedim.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">denizköye gittik beraber. P yüzmedi, biraz cıpcıpladı suda, daha çok kumsalda bir kızla oynadı. kızla yaşıttılar ama sanırım olgun kadınlardan hoşlanacak ileride, hiç pas vermedi kıza. dengi değildi zaten.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">kalmam için ısrar etti B., E ve annen. ama kalmak istemedim. hem genel halim, yapım müsade etmedi buna, hem de sensizlik. dönüşte arabayla çandarlıya doğru tırmanırken, B. telefonla konuşur, E de fonda çalan çocuk şarkılarına eşlik etmesi için P'ye laf atarken arkamdaki çocuk koltuğundan bir ses geldi: "denizde kocaman taşlar". acaba dedim, şarkının içinde geçen birşey mi bu? B.'ye sordum, ne diyor P diye. o da şaşırdı. bir kaç kere daha tekrar etti P, o güzel ve anlaşılır türkçesiyle, "denizde kocaman taşlar, denizde kocaman taşlar". bir baktım sağıma, denize, 2-3 küçük adacık. bir ada olmak için çok küçükler, ama denizde taş olmak için de kocaman.</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">çok benzettim sana. dayısının yeğeni. bir kamerası eksik elinde. dayısı da denizde, kocaman bir taşın değil ama, kocaman bir kayığın içinde. </span></div></div>Shttp://www.blogger.com/profile/00132861232187891509noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8739623954291306073.post-72573214032575578922011-05-08T14:11:00.002+03:002011-08-26T20:53:25.199+03:00rüya<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">bu sabaha karşı rüyamda gördüm seni. daha önce de gördüğüm olmuştu, ama onlar rüyanın geneli içinde senin de göründüğün, bir-iki muhabbet edip başka yerlere akan rüyalardı. bu tamamen senin üzerine kurulu, seninle başlayıp biten, çok canlı bir rüya oldu.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">eski evimle yenisinin karşımı bir mekandaydım rüyamda. aynı zamanda ikisiyle de alakası olmayan bambaşka bir evdi. ayaklarımı uzatmış oturuyordum. birden sehpanın üstündeki telefonum çalmaya başladı. panasonic model, eski bir telefonmuş. ekranda adın yazmıyordu, ama numara seninkiydi, hemen tanıdım ve kalbim çarpmaya başladı. en büyük korkum, numara senin olmasına rağmen bir başkasının alo deyip kötü bir haber verecek olması... korkakça bir alo çıkıyor ağzımdan, sonra senin sesini duyuyorum, hiç değişmemiş, yorgunluktan veya sıkıntı ve kederden eser yok, capcanlı bir ses. hem seviniyorum hem de meraklanıyorum. konuşmaya başlıyoruz. "bitti oğlum" diyorsun, "kurtulduk".</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">aşırı yaşanan rüya duyguları var ya, hani uyanıkken hissedemediğin korku, şaşkınlık, mutluluk, sevinç hislerini dolu dolu doyasıya yaşadığın rüya duyguları, rüya anları?! işte öyle dolu bir sevinç hissediyorum. konuşamıyorum, ebelek gübelek nasıl oldu, nerdesin soru cümlecikleri çıkartabiliyorum sadece. bir de B.'nin de haberi olmuştur di mi, eşşek diil ya önce onu aramıştır, ay çok şükür düşünceleri geçiyor kafamdan.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">"dün bıraktılar bizi ama ancak arayabiliyorum" diyorsun. ama bu cümle tamamlanmadan sesin daha yakından gelmeye başlıyor, delirecek gibi oluyorum, çünkü sesin kapının arkasından geliyor. bir açıyorum ki elinde telefonla karşımdasın. bir an kalakalıyorum. o anda ilk dikkat ettiğim şey, korkularımın aksine sağlıklı göründüğün ve kilonun gayet yerinde olduğu. "şerefsiz piçler, en azından yemeklerini eksik etmemiş bari" diye düşünürken sarılıyoruz. bir daha bırakır mıyım lan seni diyorum.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">sonrası çok kısa... oturup muhabbet ediyoruz, hiç bir şey olmamışçasına bir sürü başka konulardan konuşuyoruz. ama ara sıra omzuna, koluna falan dokunuyorum, gerçek mi, iyi mi diye yokluyorum.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">hadi artık.</span></div></div>Shttp://www.blogger.com/profile/00132861232187891509noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-8739623954291306073.post-12404593788281112292011-02-24T21:57:00.001+02:002011-08-26T20:54:03.310+03:00nice yıllara<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div align="justify"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">gene yazamadım. bi sürü gelen giden. yeni evin kerametinden midir nedir, haftanın 3-4 günü bir misafirim oluyor. özhan daha yeni gitmişti ki, yarın ziynet geliyor. pazar günü o gittikten sonra önder burda. çarşambaya da annem gelecek. bir sen gelmiyorsun.</span></div><div align="justify"><br />
</div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">bir süre önce B. ile yazıştık, gelişme var gibi, belki de çok yakında dedi. daha doğrusu ben öyle anlamak istedim herhalde. her an bir haber bekliyorum.</span></div><div align="justify"><br />
</div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">kaç gündür de aklımda hep doğumgünün. bir süre aramayı ya da mesaj atmayı düşündüm. ama aradığımda telefon açık olacak mı, açıksa boktan ingilizcemle nasıl anlaşıcam heriflerle, diyelim anlaştım, bu sana her hangi bir sıkıntı yaratır mı? mesaj atsam, hani şöyle kıllanmayacakları şekilde hepi börtdey may bıradır falan gibi, söylerler mi sana, hatta insanlık gösterip onlar da doğumgününü kutlarlar mı? yoksa vay doğumgünüymüş ibnenin, pis burjuva, bizim halkımız açlıktan kırılırken senin arkadaşların doğumgünü kutluyor ha, gel bakalım biz de seninkini kutlayalım diyerek ters bir şeyler mi yaparlar!</span></div><div align="justify"><br />
</div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">B.'yi aradım en sonunda, bari onunla konuşayım diye, onun şahsında kutlama yaparken belki senin de kulakların çınlar dedim. yeğeni uyutuyormuş, E ile konuşup selamlaştım.</span></div><div align="justify"><br />
</div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">bisküvi ve süt aldım gelirken, puding vardı. pasta yaptım. şimdi soğumasını bekliyorum. küçük, renkli, komik mumlarım yok, ama romantik mumlarımdan birini yakıp senin için üfleyeceğim biraz sonra.</span></div><div align="justify"><br />
</div><div align="justify"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">bir de şiir :</span></div><div align="justify"><br />
</div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">başımıza gelen bütün bu şeyler,</span></div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">dünyada olmamaktan daha iyi.</span></div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">hem bizim için hasret falan da neymiş ki!</span></div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">sen orda yıldızlara bakar dalarsın,</span></div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">ben burda cigaramı(*) yakar dalarım,</span></div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">işte olur biter</span></div><div align="justify"><br />
</div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">(*) : en çok merak ettiğim şeylerden biri bu. hani iyi misin, değil misin bir yere kadar da, sigara durumu nedir, bulabiliyor musunuz, veriyorlar mı? ya da bırakmak zorunda mı kaldın!?</span></div><div align="justify"><br />
</div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">tutamıycam kendimi, geyik meyik ama bir şiir daha :</span></div><div align="justify"><br />
</div><div align="justify"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">yapraklara dallara,</span></div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">yeşillere allara,</span></div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">nice nice yıllara,</span></div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">tez buluşmalara,</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">bir daha hiç ayrılmamalara</span></div></div>Shttp://www.blogger.com/profile/00132861232187891509noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8739623954291306073.post-46917230055604396932011-02-24T09:33:00.001+02:002011-02-24T09:34:52.973+02:00Doğum Günün Kutlu OlsunCanım kardeşim,<br /><br />Doğumgünün kutlu olsun. Bir sonraki doğumgününde bu sürecin tüm yaralarını sarmış olarak sımsıkı saralım inşallah birbirimizi. <br /><br />Seni çok seviyorum. Bu da blogdaki yazım<br /><br />http://poyrazvebaskaseyler.blogspot.com/2011/02/bugun-fuatn-dogumgunu.htmlBanu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8739623954291306073.post-30108486491386985092011-02-13T09:32:00.002+02:002011-02-13T09:36:12.788+02:00dayittiyomgeçenlerde poyraz'a seni anlattım. türkiye'den kimseyi hatırlamıyor tabi. herkes yeniden öğretilecek.<br />poyraz'ın bir dayısı var, o şimdi gemide. ama yakında gelecek. o poyraz'ı çok seviyor dedi.<br />bir anda dayıyı istiyooosun, dayıyı istiyosun (istiyorum demek) diye mızıldanmaya başladı.<br />o günden beri huy haline getirdi. bir anda 'dayittiyosun' diye soylenmeye başlıyor. suratını da komik bir ağlama şeklinde sokup. bazen 'gemide' diyor aniden. 'kim' diyoruz, 'dayi' diyor. sonra başlıyor yine 'dayittiyosunnn'. bazen de yuzuyor dayisi.<br />gordugunde bilecek o, gemide yuzen dayi, geldi. poyraz'ı cok seviyorBanu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8739623954291306073.post-12253537363783554412011-01-16T06:30:00.002+02:002011-01-16T07:43:55.222+02:00Umit-iskenceDun butun aksam bu aralar okudugum her seyi tekrar tekrar okudum: nerde yaziyordu, umit kotu birsey, iskenceyi iyice katlanilmaz yapar gibi birsey! Bulsam buraya yazacagim. Neyse hatirladigim kadariyla yazayim dedigim sirada hatirladim ki zaten burada okumustum, s. Yazmisti!<br /><br />Su an bir umit var. Yakup kaptan dun telefonda esi fusun'a 15-20 gune kadar salacaklar bizi demis. (benim telimde priblem vardi dun, yeni konustuk aramazsin diye de cok ustunde durmamistim) fusun da alex'i aramis, ama alex kesin birsey yok demis, ama elimizde sonut birsey var! Umitlenmeyeyim diyorum, gecen sefer cok kotu olmustu arkasindan yasadigimiz hayal kirikligi ve evet iskenceyi artirmisti ama cok zor umitlenmemek! Cok korkuyorum. Bakalim, bugun beni ararsin sanirim. Cok korkuyorum!Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8739623954291306073.post-19302928027416745192011-01-14T21:07:00.002+02:002011-08-26T20:54:45.182+03:00kaçak gelin<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div align="justify"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">bu kadar ara vereceğimi düşünmemiştim. çok düzenli olmasa da bir kaç günde bir yazmayı planlıyordum. ama iki sebepten dolayı epeydir yazmıyorum.</span></div><div align="justify"><br />
</div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">birincisi yılbaşı öncesi yoğunlaşan işler ve ertesinde gelip giden misafirler... akşamları eve geldiğimde, gelebildiğimde yorgun, isteksiz ve ilhamsız buluyorum kendimi. yarın yazayım demek o kadar kolay ve cazip geliyor ki.</span></div><div align="justify"><br />
</div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">diğer sebepse seninle ve durumunla ilgili şimdi burada ayrıntısına girmeyi lüzumsuz bulduğum ve istemediğim bir takım gelişmeler... böyle yazınca sanki olumsuz bir şeymiş gibi geliyor, ama değil... ve fakat olumlu olarak niteleyebilmek de pek mümkün değil. aslında durumunla ilgili bir gelişme bile değil... biraz daha devam edersem iyice saçmalayacağım.</span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial;">durumun hala aynı. hala oradasın. hala çıkıp gelemiyorsun. olan şey, şimdilik sadece bize bir ümit kapısı açılmış olması. inşallah geldiğinde öğreneceğin "arkadaşımın arkadaşının arkadaşı" bağlantıları sayesinde durumuna daha özel bir ilgi gösterilmiş olduğunun haberini aldık. birden böyle bir şey çıkınca da sanki hemen sonuç alacakmışız gibi geldi, iyice erteledim yazmayı.</span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial;">bu bizi ilk başta sevindirdi, havalara uçurdu ise de -haliyle- bir anda bir değişiklik gerçekleşip de sen yanımızda bitivermediğin için bekleyiş daha moral bozucu bir hal aldı. her ne kadar ümidin kötülüklerin en kötüsü olduğu, çünkü işkenceyi uzattığı söylenirse de, bizim durumumuzda böylesi bir işkence bile cennetten bir armağan gibi geliyor. nolur bir şey çıksın buradan, nolur gelebilsin artık allahım diye diye adadıklarımızın haddi hesabı yok.</span></div><div align="justify"><br />
</div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">(biz biz diye konuşup duruyorum ya, B.'nin de farklı bir durumda olmadığını düşündüğümden baştan beri böyle yazdım herhalde. değiştirmeye de gerek görmüyorum)</span></div><div align="justify"><br />
</div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">bu geçen günler içinde kendimi sık sık kaçırdıklarının hesabını tutarken yakalıyorum. bu bazen saçma bir pop şarkısı oluyor, tatlı tatlı dalga geçilebilecek ama sen albüm yayınlandığında buralarda olmadığın için o ilk hissi yaşamayacağını düşündüğüm, üzüldüğüm; bazen de güzel bir film oluyor, benim listemde 1 numaraya yükselecek, seninse kaale bile almayacağın (</span><span style="font-family: Arial;">en sevdiğim filmleri sorduğunda ve nothinghill ve runaway bride cevabını aldığında önce şaşırmış, sonrasında da dalga geçmiş olmanı hala 7. sanatla ilgili cehaletine ve zevklerinin sıradanlığına bağlıyorum. şimdi sorarsan o zaman aklıma gelmeyen indiana jones serisini ve yine o tarihte henüz çekilmemiş olan yüzüklerin efendisinin tüm bölümlerini de eklerim listeme).</span></div></div>Shttp://www.blogger.com/profile/00132861232187891509noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8739623954291306073.post-11230265996883582722010-12-27T22:42:00.001+02:002011-08-26T20:55:11.549+03:00günler geçiyor, hatta seneler<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div style="text-align: justify;"></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">yarın sabahın köründe, yani aşağı yukarı 6 saat sonra kalkıp yollara düşeceğim. ankara yolcusuyum bu sefer. zaten neredeyse her hafta bir kere görüyorum o sevimsiz şehri. öbür gün de izmir bir ihtimal. geçen hafta da denizli, sakarya ve gene ankaradaydım. sene sonu ya, duruşmaları sıkıştırdılar bu günlere, habire gidip geliyoruz bir yerlere.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">ben böyle şehirden şehire, istanbul içinde de semtten semte koştururken, senin bir yerde sabit kalman, kalmak zorunda bırakılman daha da zor geliyor. malum "kulağı kesik"lik hikayemden öğrendiğim en önemli şey, özgürlüğünün elinde olmaksızın ve isteği dışında kısıtlanmasının insanı delirecek bir noktaya getirebileceği. e, ben on günlük hikayem esnasından delirebileceğimi düşünmüşsem, sen ne haldesin şimdi kimbilir? burada tek teselli, yalnız olmaman ve birgün biteceğini bilmek. ha bir de şu var: ben on günlük hikayem esnasında B.'ye ve o zamanki sevgilime destansı ve sanat dolu mektuplar yazmıştım, sen dönüşte milyon tane senaryo çıkartırsın.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">ama işte günler geçiyor, hatta yıl bile dönüp 2011 oluyor ya, geçmesini beklemek çok zor geliyor. işim gücüm itibarıyla en çok başıma gelen ve aslında son derece alışık olmam gereken bir şey beklemek. ama davanın sonuçlanmasını ya da duruşma saatinin gelmesini beklemek başka, seni beklemek başka.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">demin ankaradan "o sevimsiz şehir" diye bahsetmiştim ya, nasıl da değişiyor insanın bakışı ve düşünceleri. küçükken, yaşamayı en çok istediğim şehirdi ankara. azıcık sağını solunu bilmem, içinde de bir kaç tanıdığımın yaşaması ve doğup büyüdüğüm o şehirden büyük ve uzak olması yetiyordu bana.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">sonra izmir geldi. ankarada okumadığıma binlerce kere şükrettiren o şehir. orada da çok mutluydum ve gene yetiyordu herşeyi. başka yerde yaşamayı düşünemiyordum bile.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">istanbul hakkındaki fikrim ise çamur atmaktan ibaretti: nasıl yaşanır o karmakarışık ve lüzumsuz büyük şehirde? </span><span style="font-family: Arial;">bir de çok kızıyordum istanbula. seni ve B.'yi almıştı elimden, kalakalmıştım izmirde. nasıl da koymuştu ikinizin birden istanbula yerleşmeniz ve bir daha izmire gelme, orada yaşama ihtimalinizin olmaması.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">yılları buldu istanbula gelmem, gelir gelmez de çok sevdim. -yine- fazla fazla yetiyor ve buradan başka bir şehirde yaşamayı da -yine- düşünmüyorum!</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">ama B. de sen de gene kaçtınız elimden. B. önce ibrani alfabesine, sonra arap alfabesine merak sardı, sendeyse önce bir kıbrıs sevdası sonra da sinbad ve yedi denizler macerası.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">bu sefer yağma yok ama, peşinizden oralara gelemem. gelebilecek olsam da bok mu var oralarda? istanbuldan güzeli yok ki! yedi tepeden birini illa beğenirsiniz nasılsa.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">roller dağıtıldı: ben bekleyenim, siz de dönecek olanlar. ben bekleyeceğim, siz </span><span style="font-family: Arial;">döneceksiniz. napalım saatler, günler geçsin, yıl dönüp 2011 olsun.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div></div>Shttp://www.blogger.com/profile/00132861232187891509noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8739623954291306073.post-34261333999369303702010-12-22T21:51:00.001+02:002011-08-26T20:55:41.384+03:00afyonlu steven segal<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">bunu da eklemeyi düşünüyordum ne zamandır<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">, hep </span></span><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">unutuyordum. kısmet bugüneymiş. biraz dikkatli izle, bak nasıl muhteşem hareketler yapıyorum.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><a href="http://vimeo.com/14112812"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">http://vimeo.com/14112812</span></a></div></div>Shttp://www.blogger.com/profile/00132861232187891509noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8739623954291306073.post-62736704093210587862010-12-22T21:45:00.001+02:002011-08-26T20:56:17.690+03:00ne zormuş beklemek<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div align="justify"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">üzülsek de büzülsek de hayat devam ediyor ya, aklıma geldikçe ayrıca canımı sıkan bir mevzu bu da.</span></div><div align="justify"><br />
</div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">her dakika bir şeyler geçiyor kafamdan, şunu mu yazsam, bunu mu anlatsam diyorum. ama bak kaç gün geçti, koşturucam, ankaraya, denizliye gidicem, oraya buraya yetişicem derken iki dakika oturamadım bilgisayarın başına.</span></div><div align="justify"><br />
</div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">aslında çok bir şey de olmuyor hayatımda. yeni evimin hevesi devam ediyor sadece. fırsat bulduğumda oturuyorum pencerenin kenarına, göğe bakıyorum, suya bakıyorum, ufak tekneler geçiyor, büyük tekne içindeki seni düşünüyorum. geçen gece sabaha karşı uyandım, tabak gibi bir ay gökyüzünde. gene sen geldin aklıma, hasta olurdu burda olsa görüntüye, bi sahne ayarlayıp çekerdi anında, bir de burada içebilsek bir an önce diye düşünürken buldum kendimi... eski sevgililerimden bunu duyup da kıskanacak çok kişi var.</span></div><div align="justify"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">bu da başka bir şeyi getirdi aklıma: geçenlerde şehir dışındaki bir arkadaşımın kız arkadaşı iş için buraya geldi, yanında da başka kızlar. buluştuk yemek yedik. çok da tanımıyoruz aslında birbirimizi, ama laylaylom konuşuyoruz. bir ara benim yaptığım bir espri üzerine "aa, gey misin yoksa" gibi güya esprili salak bir yorum yaptı. ben de "ilk 5 yıllık planımda yok" diye bir cevap verdim. "hoooo, 5 yıl sonra gey olacaksın demek kiiiii, hihihiiiii" demez mi! "bak canım" dedim(biliyorum, hayat tecrübesinin kralını yaşayan sensin, ama ben de bazen böyle salak ağır abi hitapları kullanıyorum), "ben sadece büyük konuşmamaya çalışıyorum. zira bugüne kadar hangi konuda büyük konuştuysam yanıldım. hiç sigara içmem derdim, şimdi bayıla bayıla içiyorum. istanbulda katiyen yaşayamam derdim, şimdi bayıla bayıla yaşıyorum. dolayısıyla, kesinlikle gey olmam diyip, bir adamla bayıla bayıla sevişirken bulmak istemiyorum kendimi" diye cevap verdim. olmuş mu?</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">geçen cumartesi ÖA geldi karısıyla, büroya uğradılar. antalyadalarmış şimdi. ama yakında istanbula dönme ihtimalleri varmış. senden konuştuk haliyle. güldük de seni anarken, ama konuşmanın çoğu karamsarlık ve çaresizlik.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">ben hep Ö diye bildim onu, annelerimiz aynı okulda öğretmendi ya, neredeyse bebekliğimizden tanışıyoruz ve hep Ö olarak biliyoruz. babası ortaokulda fen dersi vermişti bana. sayısal derslere yatkınlığımı(!) düşününce yediğim küfürlerin, hadi küfür değilse de "yazık, nasıl adam olacak bu çocuk"ların haddi hesabı yoktur herhalde.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">sen A olarak biliyordun onu. okulda onu kullanmayı seçmişti belki. ama ben bir türlü alışamadım.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">cumartesi dikkat ettim, karısı da A diye çağırıyordu. zorladım kendimi biraz öyle seslenmek için, hem karısı garipsemesin diye düşündüm, hem de sana bir selam göndermiş oldum içimden.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">hani geçenlerde becerebilirsem fotoğraf çekip yükleyeceğim demiştim ya, işte becerdim. </span><span style="font-family: Arial;">bak, bu geçenlerde bok attığım eski evimden :</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgh-2-sqWCG2v4lEKswGGrjORWtVQ8Cq6w5yV4fDtE9ArC8Q_BhNKGcTfacJo8ZZdU2D2I0rVMCMpIUdG6WiW1WA3mtGsie8eVtUq7uRUdEyj8YCSvsXjnk-QVS7b-eJu-ZX2b-h0jpEIk/s1600/DSC00315.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" n4="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgh-2-sqWCG2v4lEKswGGrjORWtVQ8Cq6w5yV4fDtE9ArC8Q_BhNKGcTfacJo8ZZdU2D2I0rVMCMpIUdG6WiW1WA3mtGsie8eVtUq7uRUdEyj8YCSvsXjnk-QVS7b-eJu-ZX2b-h0jpEIk/s400/DSC00315.JPG" width="400" /></a></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">(ev sahiden bir halta benzemiyordu, hele mal gibi 3 sene oturduktan sonra iyice emin oluyorsun buna. ama balkonu çok güzeldi. özellikle gece ve ayışığı altında)</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">bu da yeni evimden, gel de içelim dediğim yerden :</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEicgBcUOS1PS2SOdqp9oNB9Dljpf4GxPTNGPNgdEPB8AscHpJ1xVwjrlgvGqRo9U08X8poktRtew5VEt1s4eZGW6MBjQ-uItO3cRQHC_Pjz96e1L80t-mxm4zXJ5VbiiHDOn38T2hcsefs/s1600/088.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" n4="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEicgBcUOS1PS2SOdqp9oNB9Dljpf4GxPTNGPNgdEPB8AscHpJ1xVwjrlgvGqRo9U08X8poktRtew5VEt1s4eZGW6MBjQ-uItO3cRQHC_Pjz96e1L80t-mxm4zXJ5VbiiHDOn38T2hcsefs/s400/088.JPG" width="400" /></a></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">bak burada yazıyorum, havaya suya sağa sola bakıyorum, ara sıra bir sigara yakıyorum :</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEioxYXZs6uezuBXdbR8gjKN3NHv53wYCd2k5VlHt5hnY0nmv050qo8Nj4yA0vjeSOhwXYUJ_ZkpBLauQH3oFSgCxGRErc3_45G8KVFDoHQRA-U9ierlx2lHuib-tx_EbOXdCPO7YmW5-Ek/s1600/045.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" n4="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEioxYXZs6uezuBXdbR8gjKN3NHv53wYCd2k5VlHt5hnY0nmv050qo8Nj4yA0vjeSOhwXYUJ_ZkpBLauQH3oFSgCxGRErc3_45G8KVFDoHQRA-U9ierlx2lHuib-tx_EbOXdCPO7YmW5-Ek/s400/045.JPG" width="400" /></a></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">inşallah dönüp bu yazıları okumandan ve resimleri görmenden çoook önce burada rakımızı içmiş olacağız... bekliyorum. azıcık zor oluyor, ama ne yapalım, katlanacağız.</span></div></div>Shttp://www.blogger.com/profile/00132861232187891509noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8739623954291306073.post-21135237472204937572010-12-17T00:03:00.002+02:002011-08-26T20:56:44.652+03:00oldu mu şimdi<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div align="justify"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">bugüne kadar oyun gibi gelmişti bana.</span></div><div align="justify"><br />
</div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">bunda B. ile hiç ayrıntılı konuşamamış oluşumuz kadar benim de sorgulamamış oluşumun etkisi var. tamam şaka değildi bu durum, ama en fazla ne olacaktı ki? sizinle, seninle ne dertleri olabilirdi ki? hatta ciddi ciddi en başta gelen kaygım, sahip olduğun "ezilenlerin, tutunamayanların yanındayım, bundan sonra ben de korsanım" diyebilme kapasiten ve ruh halinle somali dolaylarında bir devrim hareketi başlatmandı... dönüşünde sohbetlerimizde nasıl da uzatacaktık sabahlara kadar bu olanların muhabbetini. sakin sakin yazıyordum şurada. oldu mu şimdi!?..</span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial;">şimdi...</span></div><div align="justify"><br />
</div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">tokatı yedim</span></div><div align="justify"><br />
</div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">B. nasıl dayanıyor, bilmiyorum. ya annen?</span></div><div align="justify"><br />
</div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">gene yazacağım.</span></div><div align="justify"><br />
</div><div align="justify"><span style="font-family: Arial;">ama elli kat daha ağır gelecek.</span></div></div>Shttp://www.blogger.com/profile/00132861232187891509noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8739623954291306073.post-21631464743188154302010-12-16T23:45:00.005+02:002011-08-26T20:59:09.509+03:00fuat için<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div style="text-align: justify;"></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">sevgili arkadaşlarım,</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">aşağıdaki başvuru metnini okuyunca durumun vehametini anlayacağınızı biliyorum, ama bir kere de burada özetlemek istiyorum.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">hepinizin tanıdığı, arkadaşımız fuat bir süredir gemilerde çalışıyordu ve en son çalıştığı gemi 3,5 ay önce somalide korsanlarca kaçırıldı.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">açıkçası her ne kadar kaygılansam da ilk baştaki hissim bunun bir macera olduğu ve kısa zamanda sonlanacağı, sonrasında da fuatla bol bol geyiğini yapacağımız yönündeydi... ne de olsa korsanların mürettebatla bir derdi olamazdı ve geminin sahibi şirket fidyeyi ödeyene kadar "misafir" ediliyorlardı. kendimi şimdiden fuatla bunun muhabbetini yapacağımız neşeli günlere hazırlıyordum.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">ancak ablasından(banu) dün aldığım bir mesaj ödümü koparttı ve olayın ciddiyeti suratımda bir tokat gibi patladı. banu mailinde, kendisini en son geminin kaptanıyla görüştürdüklerini, bu görüşmede korsanların artık kendilerine verdikleri su ve yiyeceği iyice kestiğini, ölümle tehdit etmeye başladıklarını, her sabah döverek uyandırdıklarını öğrendiğini söyledi... sinirden, kederden ve çaresizlikten gebermek üzereyim.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">keşke başta ben olmak üzere, bu maili yazdığım siz sevgili arkadaşlarım eski sat komandoları olsaydık, ekibi yeniden topluyoruz deseydim ve zart diye bi uçağa atlayıp denizleri aştıktan sonra uydu bağlantılı süper bilgisayarımızdan yerini tespit ettiğimiz gemiye bir baskın düzenlemek suretiyle hain korsanları alt ederek fuatı ve diğer masum rehineleri kurtarsaydık.. ya da okuduğum onca süpermen, örümcek adam, conan bana fiziksel olarak da bir şeyler katsaydı.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">gerçek dünyadaki seçeneklerimiz malesef sınırlı... aslında seçeneklerimiz nelerdir, onu bile bilmiyorum doğru dürüst. aklıma gelebilen tek şey dış işlerinin web sitesine bakmak oldu ve orada doğrudan başbakanlığa yönlendirilen bir bilgi edinme ve dilekçe hakkı başvuru formu buldum. forma aşağıdaki metni işledim ve gönderdim.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">sizden istirhamım, aynı metni, eğer olursa faydalı olabileceğini düşündüğünüz eklemelerle yine aşağıda bulunan linkten ulaşacağınız bilgi edinme formuna işleyerek göndermeniz. yine eğer bir ihtimal dış işlerinde vb tanıdığınız varsa ulaşmaya çalışırsanız da çok iyi olur. ya da aklınıza gelen başka bir şey olursa birlikte bir şeyler becerebilmek için elimden geleni yaparım.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">bir faydası olur mu, bilmiyorum. ama denize bir taş attım ve taşın yaratacağı dalga belki somali açıklarına ve fuatın gemisine ulaşır diye umuyorum. keşke elimizden bir şey gelse diye düşüneceğinizi biliyor, fuatın hatırına bir taş da siz atarsınız diye siz bir kaç yakın arkadaşımıza yazıyorum.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">sevgilerimle</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">serdar gümüş</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><a href="http://www.mfa.gov.tr/bilgi-edinme.tr.mfa"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">http://www.mfa.gov.tr/bilgi-edinme.tr.mfa</span></a></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Sayın Yetkili,</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
Fuat Özçelik ismindeki çocukluk arkadaşım, sahip olduğu sertifika tahtında "Gemi Adamı" olarak çalışmaktadır. Çalışmakta olduğu Malta bandıralı gemi Eylül 2010'da Somali açıklarında seyir halinde iken, Somalili deniz korsanlarınca kaçırılmıştır.<br />
<br />
O tarihten beri kendisiyle doğru düzgün iletişim kurulamamış, yine çocukluk arkadaşım olan ablası Banu Özçelik'le 20-30 günde bir olmak üzere çok kısıtlı ve İngilizce görüşmesine izin verilmiş, bu görüşmelerde de geminin sahibi olan Yunan şirketinin ve şirket sahibinin ödeme yapmaya yanaşmadığını, bu sebeple korsanlar arasındaki durumlarının gün geçtikçe sıkıntılı ve dahası tehlikeli bir hal aldığını bildirebilmiştir.<br />
<br />
En son görüşmesinde, kendi ifadesiyle "artık kendilerine verilen su ve yiyeceğin iyice azaltıldığını, sürekli ölümle tehdit edildiklerini ve sabahları dövülerek uyandırıldıklarını, her an fiziki ve psikolojik baskı altında olduklarını" söyleyebilmiştir.<br />
<br />
Bildiğim kadarıyla gemide 2 Türk personel daha mevcuttur.<br />
<br />
Sunulan durum muvacehesinde bilginize başvurma ve aşağıda arz olunacak taleplerde bulunma zarureti hasıl olmuştur. Şöyle ki,<br />
<br />
1- Devletimizin ve Dış İşleri Bakanlığımızın yurt dışında bu tür zor durumlarda kalan Türk vatandaşlarını selamete ulaştırmak ve vatana dönüşlerini sağlamak için yapabilecekleri ve bunun için izlediği prosedür nedir?<br />
<br />
2- Durumun vehameti ve aciliyeti karşısında başkaca yollar izleme imkanı mevcut mudur?<br />
3- Bugüne kadar bu olay özelinde Fuat Özçelik ve diğer 2 Türk personel hakkında tarafınıza ve/veya Dış İşleri Bakanlığımıza yapılmış başvurular üzerine her hangi bir gelişme meydana gelmiş midir?<br />
<br />
4- Türk hükümetinin ve Dış İşleri Bakanlığı'nın bu olayla ilgileri ve çözümüne katkıları ne seviyededir?<br />
<br />
5- Bir Türk vatandaşının başına gelen bu olaya seyirci ve ilgisiz kalınmayacağına emin olmakla birlikte, politik ve fiili bir acziyet veya imkansızlık halinde bireysel olarak izleyebileceğimiz yollar var mıdır?<br />
<br />
Olayın hassasiyetle takip ile gereğinin acilen ifa edileceğine inanıyor, tarafıma en uygun sürede cevap verilmesi hususunu da bilgi ve takdirlerinize arz ediyorum.<br />
<br />
Saygılarımla</span></div></div>Shttp://www.blogger.com/profile/00132861232187891509noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-8739623954291306073.post-33173299672567117782010-12-15T08:19:00.002+02:002010-12-15T15:21:44.725+02:00okumak bile zorken yazamıyorumben yazamıyorum. bugünlerde çok kötüyüm. kendimi devlet, avukat kapısı aşındırmaya verdim. verdik. birsen'le beraber. sana birşey olma ihtimalini düşündükçe delirecek gibi oluyorum. senin orada olduğunu ciddi ciddi düşündükçe de. sen şu an ne bileyim 5 yıldızlı bir otelde keyif yapıyor olsan bile 'çok özledim, hadi gel artık' diyecekken nerede ve ne durumda olduğunu düşününce hiç bir yere sığamıyorum. <br />o yüzden yazamıyorum, sana uzaklardaki kardeşimmişsin, korkunç bir ayrılık halindeymişiz gibi yazamıyorum. uzaktaki sana seslenip kavuşacağımız günün hayalini kuramıyorum. yazınca çok gerçek oluyor. bu bloğu, S.nin yazılarını okumakta bile çok çok zorlanıyorum.<br />ne zaman ki biraz hafiflerim, daha eğlenceli gibi yazabilmeye başlarım ya da en azindan daha guclu belki o zaman...<br />simdilik S.nin yazilarini okuyacagim kendimde guc buldukca<br /><br />not: bugunler, korsanlarn size yemek, su vermeyi kestikleri, sizi oldurmekle tehdit ettikleri ve sabahlari doverek uyandirmaya basladiklari gunler (eger yakup kaptan yanlis bilgi vermediyse)Banu Özçelikhttp://www.blogger.com/profile/13799548176821263011noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8739623954291306073.post-39660163860951264242010-12-14T00:08:00.002+02:002011-08-26T21:00:24.732+03:00fotoğraflar<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: large;"></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">on gün kadar oluyor, yeni bir eve taşındım. hala kiradan kurtulamadım ve üstelik bu seferkine eşşek yüküyle ödüyorum... ama bunu sen de dert etmiyordun zaten, değil mi!</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">bu seferki evim çok güzel. biliyorum, güzellik anlayışımız genelde pek uyuşmuyor, ama ev güzelliği söz konusu olduğunda ortak noktalarımız daha fazla diye düşünüyorum. zaten bu ev bakımından tartışmamız da pek mümkün olmayacaktır. öncekiyle kıyaslanmaz desem? "öncekiyle ne kıyaslanabilir ki zaten" diyeceksin belki. evet o ev boktandı. ama balkonu, akşamları güneşinin batışı, geceleri aydedesi... bir de, evdi işte bir şekilde, evimdi. sevmeyip de ne yapacaktım!</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">ama bunu daha görür görmez vuruldum. ışığı da, şekli de, manzarası da çarptı beni. becerebilirsem önümüzdeki günlerde aydınlık bir zamanda çekeceğim bir fotoğrafını yükleyeceğim. ama seveceğine adım gibi eminim. beraber haliçe bakıp alkolik olacağız. bir dahaki 29 ekim fişeklerini ve boğaz köprüsü aydınlatmasını da buradan beraber seyrederiz.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">taşınma telaşı sırasında annem de buradaydı. uzak bir kuzenin düğünü için gelmişti. ama ben aynı güne nakliyecileri ayarlayınca düğün hikaye oldu. iyi ki hikaye olmuş, yoksa biz hikaye olurduk. annemin burada olması nasıl da iyi oldu! elbette eşya taşıtmadım kadına, ama yerleştirme, çamaşırlar, mutfak işleri... hepsini benim halledemeyeceğim bir çabukluk ve mükemmellikte hallediverdi.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">on gün kadar oluyor dedim ya, hala yerleştirmedim bir sürü şeyi. eski kanepemi ayrıldığım evde bıraktım. burası için yeni bir şey alacaktım ama kira, depozito, emlakçı parası derken iyice ayrılan kıçıma bir de kanepe sokamayacağım. bir ay bekleyecek. haliyle ben de bekleyeceğim. kanepe olmadan da eşya yerleştirmek içimden gelmiyor. ilk bir ay göçebe görüntüsü vereceğim; etrafta kutular, poşetler.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">poşetleri yavaş yavaş boşaltıyordum aslında. ama bugün elimi attıklarımın ikisinden mektuplarım ve fotoğraf albümlerim çıktı. başladığım bütün işler duruverdi.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">albümleri karıştırmaya başladım. ilki şişman bir bebek olduğum zamanlara ait. sonra sünnet fotoğraflarımla başlayana geçtim, ortaokul ve liseyi de aradan çıkardım.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">askerlik fotoğraflarımdaki yakışıklı deniz subayı nereye gitti şimdi diye düşünmeye başlamıştım ki, karamürselde beni ziyarete geldiğiniz günden üç fotoğraf açıldı önümde. ikimiz bir masada kafa kafaya vermişiz, sigara içiyoruz(söylemeden geçemeyeceğim, keşke askere gitmiş olsaydın diye düşünüyorum sıkça. ama vardır bir hayır diyeceğiz artık). çok tanıdık geldi sahne, üzerimdeki asker kıyafetini ve aradan geçen yılların suratlarımıza kondurduklarını çıkar, sanki daha dün çekilmiş.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">üç şey düşündürdü bu üç fotoğraf bana :</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">1- seni</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">2- aslında dört tane olan bu fotoğraflardan en sevdiğimin(haliyle en yakışıklı göründüğümün), eski bir sevgilimde kalmış olduğunu ve B. filmleri daha sonra bulamadığı için bir daha bastıramadığımızı</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">3- B.'nin gelirken bir benzinlikten aldığı "gecenin maskesi" isimli romanla başlayan dean koontz maceramın şimdi ikinci rafı doldurmak üzere olduğunu</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">ardından asıl fenaları geldi: bedesten, devrane, bir yılbaşında izmir cumhuriyet meydanı ve bir sonbaharda çandarlı fotoğrafları.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">ağlaya ağlaya baktım hepsine. güldüklerim de oldu, ama çoğunlukla ağladım. sadece sana değil. babama, dedeme, başka ölenlere, bebekliğini görüp büyüdüklerini bildiklerime, saçlarıma... "yitirdiğimiz masumiyetimiz"e ağlamadım, ama o günlerin saflığı içimi burktu biraz.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ç'ye güldüm : sapına kadar devrimcisinden değildi belki, ama beline kadar uzun saçlısından bir odtülüydü. şimdi göbeği saldı salacak bir aile babası. devranede B. ve seninle bir pozu var, pişmiş kellelerinizi masanın üzerine koymuşsunuz, nasıl komiksiniz. nasıl tanıdıksınız o bakışlarınızla ve ruh halinizle.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">bir tane de sen, ben ve Ç bedestendeyken. tişörtlerimizden bir yaz günü olduğu anlaşılıyor. mevsim itibarıyla sehpaya dönüşmüş olsa da gene o dandik katalitik(böyle mi yazılıyordu ki bu?) sobanın başındayız. arkada domino ve ören bayanlar, yukarıda fermuar ve bigudiler, önde bir demlik, çay bardakları ve bir paket kısa maltepe .. hani, çok klasiktir ama, büyümüşüz be. Ç'nin kısalan, benim dökülen saçlarımız sende sakal ve bıyık olarak boy vermiş, suratın adam suratı olmuş. eh, biraz da baban suratı. büyüdük diyorum ya, aslında yaşlandık. fotoğraflara baka baka ağlamamdan belli değil mi?</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">bu bayram (kurban bayramıydı, sen şimdi günleri hesaplayamıyor olabilir ya da bu yazdıklarımı okuduğunda karıştırabilirsin diye söylüyorum) babana uğradım gene. biraz tereddütlü ve sıkıntılıydım, nasıl anlatacağım adama nerede olduğunu, dahası neden olduğunu diye. ama ikinci fatihada çözüldü sorun. o zaten biliyormuş herşeyi, görüyormuş... bu arada, fatiha okumak manasız gibi görünebilir, ama yanlarına gittiğimde biraz konuştuktan sonra bundan başka bir şey gelmiyor aklıma. küçüklüğümüzden beri öğretilen iki iletişim yolu var olduğu için herhalde: biri bu, diğeri fincanı ters çevirip üzerine parmak bastırmak.</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
</span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">daha ne fotoğraflar çıktı ama yoruldum ağlamaktan. geldiğinde beraber bakıp gülmek ve içlenmek üzere kaldırdım hepsini... mektupları hiç ellemedim!</span></div></div>Shttp://www.blogger.com/profile/00132861232187891509noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8739623954291306073.post-71023010191684497932010-12-11T19:52:00.001+02:002011-08-26T21:00:53.947+03:00filistin günlüğü<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">ilk tanıştığımız günleri düşündüm bugün.. ve ilk sohbetlerimizi hatırlamaya çalıştım.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">filistinde aldığım eğitim sırasında öğrendiğim "fırtınada kibritle sigara yakma yöntemi"ni duyduğunda nasıl da hayret etmiştin. takdir ve hayranlığın yanısıra bir parça kıskanıp özendiğini de hissetmiştim, ki seni inandırdığım bu senaryoyu ne kadar kısa tutmuşsam da, yıllar sonra annenin "S yüzünden başladı çocuğum sigaraya" lafını duyduğumda bu sahne aniden gözümde canlanınca içim cız ederek sorumluluğumu sessizce kabullenmişt</span><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">im.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">sonraki konuşmalarımız hep kitaplar, şarkılar, hayat-memat ve elbette karşı cins üstüneydi. ilk defa bir sevgilim olmuştu o sıralarda. o zamana kadar bizden ışık yılları uzakta duran o cinsten biri yakınıma gelivermişti ve artık hakkında legal(!) hayaller kurabileceğim, hatta biraz daha ileri gidip düşlerimde "ayıp şeylere giriş" pratiklerini yaşayabileceğim biri vardı.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">ne çok konuştuk bu birileri hakkında. ne çok birileri oldu hayatımda... bu tarzımı gerçekten kınıyor musun, yoksa yalnızca bir anlam veremediğin için bana da bir gün anlamsız gelmesini ve "evet sen haklıydın" dememi mi bekliyorsun, hiç emin olamadım. buna karşılık senin manen bu kadar doluyken madden bu kadar uzak kalman da beni şaşırttı hep...</span><span style="font-family: Arial;">(sanırım sen ve birileri hakkındaki düşüncelerim ayrı bir günün konusu olmalı. sindire sindire yazmalıyım)</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">bu biri(leri) yüzünden seni ve B.'yi ihmal ettiğim, zaman zaman da istemeden/bilmeden/farkına bile varmadan kırdığım günler oldu. B.'de, arşivlerinin tozlu bir köşesinde de olsa, bu kırgınlığın bir kısmının hala kayıtlı olduğunu düşünüyorum; seninse, ilk andaki "adetten sayılacak" kızgın imajını hakkını vererek sergiledikten sonra, beni daha iyi anladığını... aslında belki de kızgınlığın bile yoktu. deneysel yaklaşıyordun olanlara; merak ve ilgiyle gözlemliyor, sonrasında bir de benim tarafımı dinleyip, sindirip kaydediyordun.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">küçücük olarak hatırlıyorum o zamanlardaki halini. çocukluktan yenice çıkmıştın ve son derece hevesli, coşkuluydun. geçen yıllar bu ateşini söndürmedi de, gizlemeyi/dizginlemeyi öğretti sana sanırım.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">sen küçücüktün de ben ne kadarcıktım sanki..</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">ama bir konuşmamız geldi şimdi aklıma. net hatırlayamıyorum da, aramızdaki 3 yaş farkla ilgiliydi. 3 yaş da olsa fark, B. ile ben akran olduğumuz için birbirimizi bazı konularda daha iyi anlayabiliyor, özellikle ailevi ve toplumsal bakışları, mahalle baskılarını -kabullenmesek de- "bu böyle" deyip geçebiliyorduk, kendimizi ayarlayabiliyorduk, bana göre. sense bunu son derece katı bir şekilde "kaypaklık/kabullenmek" olarak yaftalıyordun. gayet iyi anlasan da bizi, kızıyordun gene de. asıl meselen ise hemen ardından gelmişti: "beni hep küçüğünüz olarak gördünüz, göreceksiniz; cümle arası suskunluklarında birbirinize müstehzi bakışlar atıp 'ah ne zaman adam olacak bu çocuk' diye iç geçireceksiniz".</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">belki lüzumsuz ve kaale alınmaya değmez, ama sohbeti güzel dertlerimiz...</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">hiç "adam" olma.. varsın biz "müstehzi" bakışlarımızı atalım sana farkettirmeden. 3 yaş küçüğümüz ol, çocuk ol, yeterki yanımızda, yakınımızda ol.</span></div></div>Shttp://www.blogger.com/profile/00132861232187891509noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8739623954291306073.post-44545994340133317182010-12-10T22:05:00.001+02:002011-08-26T21:01:22.017+03:00iki şehir, bir ülke<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">kendim için bir şehir ismi yazabileceğim buraya. B. için de...</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">ama senin için, kocaman bir ülke ismi yazmaktan gayrısını yapamıyorum. bunun vahim tarafı, aslında o ülkenin kocaman mı yoksa bit kadar bir yer mi olduğunu dahi bilemiyor olmam. bambaşka hikayelerle kulağıma çalınmıştı adı, ama tam yerinden bile bihaberdim, nerede kaldı boyu posu, şehirlerinin ismi! hem bir şehir adıyla anılabilir mi ki olduğun yer?</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">sen şimdi, birdenbire gerçek olan o hikayelerden birinde misin sahiden?</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">ne yalan söyleyeyim, B.'den ilk duyduğumda şaka gibi gelmişti... sonraki ilk düşüncem "gene buldu macerayı" oldu, hemen ardından da "macera değil ki bu, ya bir şey olursa!" kaygıları.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">ama şimdi en keyifli düşüncem, döndüğünde yapacağımız konuşmalar ve her fırsatta araya sıkıştıracağın, B.'nin ve benim çenemizi kapatmakta kullanacağın "ben hayat tecrübesinin allahını yaşadım" pozların</span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial;">asmalımescitte, arslanda içerken hayal ediyorum ikimizi. gene yağmurlu bir havada, sokaktan tek tük insanlar geçerken. ikinci dublede, muska böreğiyle köfte arasında, bilmem kaçıncı kez hayal gibi maceralarını dinlerken... babalarımıza kayacak bir ara konuşmamız gene, ağlar gibi olup "saçmalamayalım oğlum" diye güldüreceğiz birbirimizi. sonra ben boktan bi sebepten kızıp kırılacağım, artist S olacağım; sen hemen üstüne manalı manalı bakacaksın ve hatırlatacaksın hayat tecrübesinin, maceranın allahını yaşadığını, artistliğimin artık sana sökmeyeceğini..</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">işte o zamana kadar burada biriksin istedim birşeyler. şimdi belki yalnız hissediyorsun kendini ya, geldiğinde, okuduğunda anla ki, hiç olmadığım kadar seninleydim.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">ben bir şehirde, B. bir şehirde, sen bir ülkede... senin için bir şehir adı veremiyorum, onun yerine sensiz günlerimin anılarını veriyorum. ya da B.'nin de imkanı oldukça sensiz günlerimizin anılarını.</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div><div style="text-align: justify;"><span style="font-family: Arial;">iyi günlerimizde okumak dileğiyle...</span></div><div style="text-align: justify;"><br />
</div></div>Shttp://www.blogger.com/profile/00132861232187891509noreply@blogger.com0