24 Şubat 2011 Perşembe

nice yıllara

gene yazamadım. bi sürü gelen giden. yeni evin kerametinden midir nedir, haftanın 3-4 günü bir misafirim oluyor. özhan daha yeni gitmişti ki, yarın ziynet geliyor. pazar günü o gittikten sonra önder burda. çarşambaya da annem gelecek. bir sen gelmiyorsun.

bir süre önce B. ile yazıştık, gelişme var gibi, belki de çok yakında dedi. daha doğrusu ben öyle anlamak istedim herhalde. her an bir haber bekliyorum.

kaç gündür de aklımda hep doğumgünün. bir süre aramayı ya da mesaj atmayı düşündüm. ama aradığımda telefon açık olacak mı, açıksa boktan ingilizcemle nasıl anlaşıcam heriflerle, diyelim anlaştım, bu sana her hangi bir sıkıntı yaratır mı? mesaj atsam, hani şöyle kıllanmayacakları şekilde hepi börtdey may bıradır falan gibi, söylerler mi sana, hatta insanlık gösterip onlar da doğumgününü kutlarlar mı? yoksa vay doğumgünüymüş ibnenin, pis burjuva, bizim halkımız açlıktan kırılırken senin arkadaşların doğumgünü kutluyor ha, gel bakalım biz de seninkini kutlayalım diyerek ters bir şeyler mi yaparlar!

B.'yi aradım en sonunda, bari onunla konuşayım diye, onun şahsında kutlama yaparken belki senin de kulakların çınlar dedim. yeğeni uyutuyormuş, E ile konuşup selamlaştım.

bisküvi ve süt aldım gelirken, puding vardı. pasta yaptım. şimdi soğumasını bekliyorum. küçük, renkli, komik mumlarım yok, ama romantik mumlarımdan birini yakıp senin için üfleyeceğim biraz sonra.

bir de şiir :

başımıza gelen bütün bu şeyler,
dünyada olmamaktan daha iyi.
hem bizim için hasret falan da neymiş ki!
sen orda yıldızlara bakar dalarsın,
ben burda cigaramı(*) yakar dalarım,
işte olur biter

(*) : en çok merak ettiğim şeylerden biri bu. hani iyi misin, değil misin bir yere kadar da, sigara durumu nedir, bulabiliyor musunuz, veriyorlar mı? ya da bırakmak zorunda mı kaldın!?

tutamıycam kendimi, geyik meyik ama bir şiir daha :

yapraklara dallara,
yeşillere allara,
nice nice yıllara,
tez buluşmalara,
bir daha hiç ayrılmamalara

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder