27 Aralık 2010 Pazartesi

günler geçiyor, hatta seneler

yarın sabahın köründe, yani aşağı yukarı 6 saat sonra kalkıp yollara düşeceğim. ankara yolcusuyum bu sefer. zaten neredeyse her hafta bir kere görüyorum o sevimsiz şehri. öbür gün de izmir bir ihtimal. geçen hafta da denizli, sakarya ve gene ankaradaydım. sene sonu ya, duruşmaları sıkıştırdılar bu günlere, habire gidip geliyoruz bir yerlere.

ben böyle şehirden şehire, istanbul içinde de semtten semte koştururken, senin bir yerde sabit kalman, kalmak zorunda bırakılman daha da zor geliyor. malum "kulağı kesik"lik hikayemden öğrendiğim en önemli şey, özgürlüğünün elinde olmaksızın ve isteği dışında kısıtlanmasının insanı delirecek bir noktaya getirebileceği. e, ben on günlük hikayem esnasından delirebileceğimi düşünmüşsem, sen ne haldesin şimdi kimbilir? burada tek teselli, yalnız olmaman ve birgün biteceğini bilmek. ha bir de şu var: ben on günlük hikayem esnasında B.'ye ve o zamanki sevgilime destansı ve sanat dolu mektuplar yazmıştım, sen dönüşte milyon tane senaryo çıkartırsın.

ama işte günler geçiyor, hatta yıl bile dönüp 2011 oluyor ya, geçmesini beklemek çok zor geliyor. işim gücüm itibarıyla en çok başıma gelen ve aslında son derece alışık olmam gereken bir şey beklemek. ama davanın sonuçlanmasını ya da duruşma saatinin gelmesini beklemek başka, seni beklemek başka.

demin ankaradan "o sevimsiz şehir" diye bahsetmiştim ya, nasıl da değişiyor insanın bakışı ve düşünceleri. küçükken, yaşamayı en çok istediğim şehirdi ankara. azıcık sağını solunu bilmem, içinde de bir kaç tanıdığımın yaşaması ve doğup büyüdüğüm o şehirden büyük ve uzak olması yetiyordu bana.

sonra izmir geldi. ankarada okumadığıma binlerce kere şükrettiren o şehir. orada da çok mutluydum ve gene yetiyordu herşeyi. başka yerde yaşamayı düşünemiyordum bile.

istanbul hakkındaki fikrim ise çamur atmaktan ibaretti: nasıl yaşanır o karmakarışık ve lüzumsuz büyük şehirde? bir de çok kızıyordum istanbula. seni ve B.'yi almıştı elimden, kalakalmıştım izmirde. nasıl da koymuştu ikinizin birden istanbula yerleşmeniz ve bir daha izmire gelme, orada yaşama ihtimalinizin olmaması.

yılları buldu istanbula gelmem, gelir gelmez de çok sevdim. -yine- fazla fazla yetiyor ve buradan başka bir şehirde yaşamayı da -yine- düşünmüyorum!

ama B. de sen de gene kaçtınız elimden. B. önce ibrani alfabesine, sonra arap alfabesine merak sardı, sendeyse önce bir kıbrıs sevdası sonra da sinbad ve yedi denizler macerası.

bu sefer yağma yok ama, peşinizden oralara gelemem. gelebilecek olsam da bok mu var oralarda? istanbuldan güzeli yok ki! yedi tepeden birini illa beğenirsiniz nasılsa.

roller dağıtıldı: ben bekleyenim, siz de dönecek olanlar. ben bekleyeceğim, siz döneceksiniz. napalım saatler, günler geçsin, yıl dönüp 2011 olsun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder